6 Nisan 2007 Cuma

Bu yalnızlık benim

Gece karanlığın en tatlısını yaşarken hüzün makamında ezgiler çınlar kulaklarımda... Kendime benzettiğim yıldızlara bakıp kalp atışımı sayarım o vakitlerde. Bir beni bir de yalnızlığımı düşündüğümde kendimi hür bilirim. O tatlı yalnızlıkta dilime dökülen kelimeler daha bir koyulaştırır karanlığı... Ya yalnızlık sigara külü kadar yalnızlık ve toprağın rüyaya yılan gibi girişi... Ve yalnızlık sigara külü kadar yalnızlık, değerini bilemedikleri sevdaları, değerini bilemedikleri dizeleri hatırladıkça gözyaşlarım eşlik eder sancılarıma, gözlerimde inmeyi bekleyen damla vuslatına erer. Gönlümün penceresini kapatırken yağmurların sesiyle uyanırım ellerini uzatmış beni bekliyor nurlar... Yağmura sarıldığım o hazin dakikalardan sonra yüreğimdeki güvercinleri uçururum, gözlerimde başlayan dinmez bir ilahi, baktıkça çürüten bir hercai gibi sarıyor harami yanımı... Islak, yalnız ve ürkek kaldırımlar oldum olası hep soğuk gelir bana... Asfaltların zift kokusuna yankılanır hüzünlerim. Ellerim cebimde, dudağımda ıslığım, beni sırılsıklam bir mecnuna çeviren yağmurla çıkmaz sokakların hepsini dolaştım. Yeni bir şarkının hengâmesinde bir başka sabaha kavuşurken yalnızlığım devrim yapıyordu. Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar yeryüzündeki dostunuz benim diye haykırıyordum semaya, tebessüm eşliğinde bakınıyordum etrafa beyhude geçirdiğim zamanıma acı bir gülümseme hediye ediyordum...Zaman ne de geçiyor sevdiğim. Saat 12’dir. Söndü lambalar diyordum kendime. Uyumak istemiyorum çünkü rüyama turnalar gelmiyor. Uyumak istemiyorum çünkü kâbuslar beni bekliyor... Bu gün kalbim yitik nameler peşinde. Uykuyu unutan gözlerim bir bilinmezi araştırıyor. Acaba yalnız olduğumu hissettiren gece mi? Hüzünlenmek için gece mi bekliyorum? Yanan bir yüreği ıslandığım yağmurla mı söndürüyorum?.. İçimde yankılanan bu sorulara mavilerini, denizini kaybetmiş martılar cevap veriyor. Martıdan duyduğum şiir beni sevda diyarına hicret ettiriyor. Sen nereden bileceksin ki içimde bir yağız atın vurulduğunu, martıların bir daha dönmeyeceğini ve mavilere yazılan bir hüznün son damlasının da ona gittiğini nereden bileceksin ki sen... Beni hıçkırıklara boğan bu dizeler yüreğimdeki yarayı kanatıyor, yalnız olmadığımı, içimde titrek bir mum edasıyla yanan ateşin olduğunu hissediyorum. Beni ağlatan dualar gibi gözlerimde başlayan bir sevdayı taşıyorum. Kuşanıp sevdamı düştüm yollara geri dönerim belki diye. Yol göstermesi için gözyaşlarımı döktüm attığım her adımdan sonra. Pervane böceği oldum sanki hani o ateşe âşık olup atmıştı kendini ateşe. Ateş uğruna ateşe atılmaktı istediğim... Kimseye söyleyemezdim yalnızlığıma sevdalandığımı merhamet abidesi kardelene yöneldim. Bulutların kulağıma fısıldadığı şarkıyı yalnızlığıma yazdığım şiiri bir de ağlayan martıları alıp yürüyorum sonsuzluğa sonsuz maviliğe doğru ilerliyorum Allah yardımcım kardelen yoldaşımdır şimdi...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Çok güzel bir blog olmuş. Başarılar dilerim.

Simdi sen kalkip gidiyorsun. Git.
Gozlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gozlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugun iyi uyanmistik
Sevgiyeydi ilk acilisi gozlerimizin sirf onaydi
Bir kus konmus parmaklarima uzun uzun otmustu
Bir sevismek gelmis bir daha gitmemisti
Yoktu dunlerde evvelsi gunlerdeki yoksullugumuz
Sanki hic olmamisti

Oysa kalbim iste suracikta carpiyordu
Surda senin gozlerindeki bakimsiz mavi, guzel lafli Istanbullar
Surda da etin cogaliyordu dokundukca laflarin dunyalarin
Oyle duzeltici oyle yerine getiriciydi ki sevmek
Ki Karakoy koprusune yagmur yagarken
Biraksalar gokyuzu kendini ikiye bolecekti
Cunku iki kisiydik

Oysa bir bardak su yetiyordu saclarini islatmaya
Bir dilim ekmegin bir iki zeytinin basinaydi doymamiz
Seni bir kere opsem ikinin hatiri kaliyordu
Iki kere opeyim desem ucun boynu bukuk
Yuzunun bitip vucudunun basladigi yerde
Memelerin vardi memelerin kahramandi sonra
Sonrasi iyilik guzellik.

Cemal SÜREYYA