17 Nisan 2007 Salı

Göğsündeki sıcaklığa düşür beni

Benzemedin,hiçbir şeyin anlamında yoksun, türetemedim seni, gözlerinin el değmemiş ayrıntılarını sana sunarken, hiçbir şeye benzeyemedin sen.Ne bileyim, boynu bükük bir yol hikayesiyim sadece, kapıların ardında başlayan ve biten, herkes gibi...
"Bir gece olur da göz yaşı dökersen herhangi bir şey için, eğer ben de yakınında bir yerde olursam, eğer yüreğimin yastığı mis gibi bahar kokarsa teninden tenime yığılan; sakın aldırma, sokulabilirsin gözlerime gözyaşlarınla,tadınla yaşamak istiyorum özünü..."
yazmıştım geceye gelmeden, uyumamıştın daha, yağmur yağıyordu gerçekten, sokağın başındaki sarhoşun naraları taciz etmiyordu üst komşuyu, ağlamaklı bir kadın geçmiyordu evin önünden, ve ben seni bekliyordum... masum gece kucağını açmadan gelirdin oysa...
Kusursuz bir düştü alnıma dayadığım, geldiğinde okuyacaktın dudaklarınla, beğenmediğin yerlerini değiştirirsin diye de kurşun kalemle yazmıştım hepsini, olur ya; üç beş yıl değil, bir ömür yazarsın oraya diye. Sonra deniz kenarında oturduğumuz karanlık yüzlü kentleri mum alevinde seyredeceğimizi de yazmıştım, değiştirirsin de aşkla dünyamızı aydınlatırım seninle yazarsın diye. Bekledim ben.Gelmedin
Gittiğin günleri bir bir yazıyorum beyazlığa, herkes gülüyor buna, anlam veremiyorlar, dalgasında çoğu, ayrılığın ölümdende beter günlerini kanımla yazdığımı bilmiyorlar, herkes siyah bir rakamı okurken, gözümden damla damla akan yaşla seni haykırdığımı görmüyorlar. Bir Ömrün Özlemi gibi, bıraktıklarının koca bir kenti yıkıp da özgürlüğün marşını dağlara ezberlettiğini duymuyorlar... Beklemek yüzümün güneşli yanı, seninle tanrıyı yeniden görmek;oysa hiçbiri; dilimden düşen harflerin yıldızları vura vura göğü kana buladıklarını, oysa hiçbiri maviye boyanmış bir denizin nefesinde ağlayan çocuk sesini, oysa hiçbiri, her gün fırtınadan kopupda ömrümün tam ortasından beni paramparça eden aydınlığını...ama her gün... ama her gün, ama her gün tekrar tekrar binlerce kez aynı aşkla yaşamıyorlar... ...
Bende bıraktıklarını uçurumun kenarından seriyorum dünyama... Her şey tutundu yine hayatın dallarına,tek sen, yalnızca kızıl saçlarınla sen gelmedin ölümün kıyısından...
Bana...
Bu kentin bütün sokaklarına adını yazdım bu yüzden. Geceden çaldığım her nefesle buladım duvarları.Sen koktu yedi ömürlü İstanbul...Issız türküler söyledim sabahlara dek, seher yeline çiviledim bakışlarımı...
Sensizlik isyan tanrıya, sensizlik kilitliyor zamanı, sensizlik başka bir şey, sensizlik, sensizlik işte...
Gözlerine çıkan sokağın kaldırımlarında oturmuş, sana ağlıyorum,
evet, hâlâ...
Ayışığı akıyor sabaha,ve dilimdeki tek şarkı, sloganı oluyor bu şehrin; GöĞSüNDeKi SıCaKLıĞa DüŞüR BeNi...

Hiç yorum yok: